6.04.2014

Greenwashing ve Oksimoronun Efendileri



Greenwashing, yani “yeşil yıkama, yeşil aklama, yeşil göz boyama” diye çevrilebilecek bu terime çok aşina olduğunuzu sanmıyorum. Dünyada örneklerinin çoğalmasıyla birlikte, gelişmiş ülkelerdeki halkın greenwashing kandırmacası konusunda bilinçlenmeye başladığını düşünüyorum. Ancak, ülkemizde bu konuda henüz bir bilinçlenme olduğunu düşünmediğimden, bu seferki yazımı bu konuya ayırmak istedim.

Geçenlerde bir fast food restoranın önünden geçerken, binanın dış kısmına, üzerinde “Türkiye’nin ilk çevreci restoranı” yazılı bir afiş astıklarını fark ettim. O afişi görmemle aklıma ilk gelen şey greenwashing oldu. Bu restoran çevre adına ne yapmış da böyle bir ödül ve unvan almış diye araştırdım. Bu restoranın sadece o şubesi (restoranın Türkiye'deki tüm şubeleri değil, dikkat edin), çevrecilik adına su ve enerji kaynaklarından %25 oranında tasarruf ediyormuş ve çevre dostu temizlik malzemeleri kullanıyormuş. Peki ya çevre adına yapmadıkları? Tavukları çabucak olgunlaşıp kesebilmek adına GDO’lu yemlerle ve antibiyotikle beslemeleri… Hayvanlara hareket edecek bir alan bırakmayacak şekilde sıkış tıkış bir halde kümeslerde muhafaza etmeleri… İlaçlar sayesinde erken olgunlaşıp, kilo aldıkları için henüz yeterince sağlamlaşmamış olan kemiklerinin vücut ağırlığını taşıyamamasından dolayı bacaklarının kırılma riski olduğu için sürekli oturur pozisyonda tutulmaları… Doğduktan iki hafta sonra hayvanları ayaklarından baş aşağı şekilde yürüyen banda geçirip seri bir şekilde boğazlarından kesmeleri... Bu antibiyotikli ve GDOlu yemle beslenen hayvanların etini yiyenlerin sağlıklarıyla oynamaları... Her fast food restoranda olduğu gibi kullandıkları çatal bıçağın, bardağın, gıda ambalajlarının ve diğer tüm servis malzemelerinin tek kullanımlık olması… İnsanlara bu hızlı beslenme kültürünü aşılayıp, ye iç git rutiniyle birlikte onları tadına varılmayan lezzetsiz ve kalori deposu yiyeceklere teşvik etmeleri…  Bunlar, aklıma gelen örneklerden sadece birkaçı. Dünya çapında böyle bir işletme politikasına sahip bir hızlı tüketim restoranının sadece bir şubesinde %25 enerji tasarrufu yapıp, çevre dostu deterjan kullandığını duyurması sizce çevre dostu olma anlamında inandırıcı mıdır? 

Aynı şekilde, bir başka greenwashing örneğini bu sabah yaşadım. Yazdığım kozmetik içerikleri konulu yazıları okuyup, aldığı kozmetik ürünlere dikkat etmeye başlayan bir arkadaşım bugün bana aldığı bir ürünün fotoğrafını atmış. Üzerinde paraben ve alüminyum içermez yazıyor. Antiperspirantlarda öncelikle alüminyum ve paraben içermemesi olumlu bir gösterge. İçermedikleri açısından güzel, ama ya içerdikleri? Ürünün içerik listesinde, triclosan ve propylen glycol var. Bu iki madde en zehirli 100 kimyasal içerisinde yer alıyor. Triclosan başta antibakteriyel olmak üzere sıvı sabunlarda, diş macunlarında, temizlik maddelerinde, şampuanlarda ve deodorantlarda kullanılan, bakteri üremesine engel olan bir tür koruyucu. Cilt tarafından emilip kana karışan ve anne sütü analizlerinde de tespit edilen bir kimyasal. Ayrıca doğada birikme özelliği var ve çevreyi kirleten bir kimyasal. Bitkiler tarafından emilip yiyeceklerimize ve içme sularına karışıyor. Aynı zamanda, mikrop öldürme özelliğinden çok, denizlerdeki algleri ve balıkları öldürmede daha etkili olduğundan doğal yaşam zincirini de bozmakta. Triklosan sudaki klorla temas ettiğinde kloroforma dönüşebiliyor ve bu da insanlar için ciddi kanser riski doğurabiliyor. Özellikle akciğerlerde, karaciğerde ve tiroid hormonunda tahribata ve değişikliklere yol açtığından bahsediliyor. Greenwashing'e gelirsek, bu ürünü üzerindeki büyük harflerle yazılı “alüminyum ve paraben içermez” ifadesi nedeniyle alan kişi, maalesef yerine tüm bu riskleri de almış oluyor. 

Bu iki örnekten de anlaşılacağı üzere, greenwashing, bir şirketin ya da markanın çevre dostu olduğunu öne sürdüğü birkaç özellikle kendilerini öne çıkarmaya çalışıp, gerçekte çevrenin korunmasına neredeyse hiç katkı sağlamayan (ya da zararı faydasından çok olan), bu yeşil pazarlama taktiği ile insanların gözünde olumlu bir imaj bırakıp kârına kâr katma hilelerinden biridir. Gün geçtikçe çevre duyarlılığı konusunda bilinçlenen tüketicilerin talepleri üzerine şirketler bu pazarlama yöntemlerine daha sık başvurmaya başlamıştır. Bu noktada tüketici olarak bizlerin bilinçlenip hangilerinin greenwashing, hangilerinin gerçekten çevre dostu faaliyetler gösterdiğini ayırt etmemizin kendimiz ve doğamız adına faydası olacağını düşünüyorum.

Yine karşılaştığım bir başka örneğe ise, kozmetik ürünler üreten bir markanın dükkanının önünden geçerken rastladım. Vitrine ve ürünlerin üstüne (ve bulabildikleri her boş alana) “organik tarımdan elde edilen içeriklerle üretilmiştir” ibaresi yazmışlardı. İlgimi çekti ve ürünlerin üç beş tanesinin içeriğini inceledim. Ürünlerin içerisine belli oranda kattıkları bitkileri organik tarımla yetiştirdiklerini söylüyorlar ama geri kalan içeriğe baktığımda birçoğunda geçer not almayan içeriklere bile rastladım. Bir diğer taraftan, burada söylenen “organik tarımla üretilmiş bitkiler” kullandıkları. Yani, ürünün içine kattıkları bitkilerin organik tarım kurallarına göre yetiştiği. Ama bu ürünler sadece bitkilerden oluşmuyor ki!? Sen içerisine eklediğin bitkileri istediğin kadar organik tarımla yetiştir, o ürünün içine paraben ya da benzeri bir koruyucu ekliyorsan benim sağlığımı korumuş ve çevre dostu bir ürün üretmiş sayılmıyorsun. Bu gibi markaların dükkanlarında sezdiğim bir diğer hile de, ürünlerinden sadece organik serisi adı altında pazarladıkları ürünlerde bu özelliğin geçerli olup, diğer ürünlerde olmaması ama o ibareyi öne çıkararak sanki tüm ürünlerinde doğal ve çevre dostu bir yaklaşıma sahiplermişçesine bir imaj çizmeye çalışmaları.

Greenwashing'in karşımıza en sık çıktığı örneklerden bazıları:
  • Bir otel, gezegeni kurtarmak adı altında havluların yeniden kullanılması ya da çarşafların her gün değiştirilmemesi için odalara yazı bırakıyor. Siz de bunlara uyduğunuzda çevreye katkı sağladığınızı ve otelin de bu konuda duyarlı olduğunu düşünüp bir bakıma bu uygulamadan hoşnut kalıyorsunuz. Ama gerçekte bu kampanyayı yapan otellerin tek amacı daha fazla kâr elde etmektir.
  • Daha az kağıt kullanımına teşvik eden bir sloganla çıkış yapan bir şirketin doğrudan pazarlama için tonlarca kağıt kullanması.
  • Karbon emisyonunu azalttığını söyleyen bir havayolu şirketi ve hava yoluyla seyahatin çevreye en fazla zarar veren seyahat biçimi olması.
  • Ürünün dış kısmında çevre dostu ambalaj ve organik pamuk kullandığını iddia eden bir bebek bezi markasının, aynı petrokimyasal jeli bezin içinde kullanmaya devam etmesi.
  • Ürünlerinin satışından yunusların korunması için bağış yaptığını iddia eden bir antibakteriyel bulaşık deterjanı markasının, “doğal yaşamı koruyoruz” sloganıyla öne çıkarken, ürünün içeriğinde çevreyi ve canlı sağlığını tehdit eden kimyasallar kullanması.
  • Banyo temizleyicisinin %98 içeriğinin doğal olduğunu iddia eden bir deterjan firmasının ürününün, analiz edildiğinde, birçok temizlik maddesi gibi içeriğinin büyük yüzdesinin sudan oluştuğunun ve su elendiğinde kalan içeriğin 1/3'ünün petrokimyasallardan oluştuğunun ortaya çıkması.

Örnekler çoğaltılabilir. Peki, nelere dikkat etmeli? Greenwash ile karşı karşıya olmadığımızı nasıl anlarız?
  1. Gerçeği araştırın: Çevre dostu olduğunu iddia eden bir reklam/kampanya gördüğünüzde, o şirketi bir bütün olarak ele alın. Web sitelerinde sürdürülebilir politikaya yönelik daha fazla ve kolay erişilebilir bilgiler mevcut mu? Çevre etkinlikleri konusunda kapsamlı bir hikayeleri var mı? Reklamda iddia ettikleri çevre ile ilgili eylemlerinin inandırıcılığı var mı?
  2. Araştırmayı genişletin: Şirketin adını ve "çevre" ya da "environment" kelimesini birlikte Google'a girin ve neler çıktığına bakın.  Şirketin çevre politikası hakkında birçok görüş yazılmış olabilir. 
  3. Altıncı hissinize kulak verin: Yeşil politika kapsamında bir reklam gördüğünüzde sizde ilk izlenimi ne oldu? Gerçekçi mi geldi, yoksa göz boyama mı?
  4. Kullanılan sözcüklere dikkat edin: Bu şirket sizi sözcüklerle yanlış yönlendiriyor olabilir mi? Öyle olmadığı halde çevre dostu bir aktivite iddiasındalar mı?
  5. Görsellere dikkat edin: Şirket, reklamında gerçekte olduğundan daha çevre dostu görseller mi kullanmış? 
  6. Desteksiz iddialar: Reklam, çevreye katkısı konusunda yeterli tanımlama yapmadan, belirsiz ifadeler mi kullanıyor? Reklamda bu iddialarını destekleyecek ya da daha fazla bilgi almanızı sağlayacak bir kaynak veriliyor mu? 
  7. Abartılan ifadeler: Reklamda ne kadar yeşil bir ürün ürettiklerini ya da çevre dostu bir firma olduklarını fazla tekrarlıyor ve abartılı ifadeler mi kullanıyorlar? İnandırıcı geliyor mu? Sizce bunu gerçekleştirmeleri mümkün mü?
  8. Örtbas etme: Reklam yeşil kampanyayla ürünün olumsuz taraflarını örtbas etmeye mi çalışıyor?
Tüm bunları yazarken aklıma edebi bir ifade geldi. Dilbilimcilerin aşina olduğu bir terimdir bu: oksimoron. Yani; birbiriyle çelişen iki zıt ifadenin aynı ifade içinde kullanılması, paradoks oluşturması. Kısaca, bu reklamlarda ve ifadelerde “oksimoron” var mı ona dikkat edin :)

 Uzun lafın kısası, çevreye katkı sağlayan kampanyalar görmek hoşuma gidiyor, keşke daha çok olsalar ama bunu yaparken insanları da aptal yerine koymasınlar. Bir koyup on almasınlar :)

Greenwashing’i ne kadar fark edebildiğinizi test etmek isterseniz 10 soruluk faydalı bir quiz de var. İngilizceniz yeterliyse bir deneyin derim. 4 şıktan her birinin üzerine imleci getirdiğinizde ifadenin açıklaması çıkıyor  ;)


İyi günler dilerim.                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder